Meşhur gezginimiz Evliya Çelebi ilk şehir dışı gezisi, birinci payitaht Bursa’ya olur. Bu şehir; belleğinde taşıdığı imajlarla hâlâ konuşan bir mazi coğrafyası, bunda şüphe yok. 27 Nisan 1640’a tarihlenen bu seyahat; sadece Evliya için değil, imparatorluğun taht-ı kadim’i için de unic bir andır. Evliyamız Bursa’ya kentin limanından, eskinin güzel kasabası Mudanya’dan giriş yapar. Eskinin diyorum; çünkü sahil yollarını boydan boya betonla kapatmak belediyelerin yeni şehircilik anlayışı. Şimdi gelin, yolumuzu gezginimizin rotasıyla birleştirelim ve tarihin kalbinde yürümeye devam edelim:
Rumeli’nin Giriş Kapısı
Evliya Çelebi şehre garp kapısından girer. Biz de öyle yapalım: Üçüncü Osmanlı padişahı I. Murad’ın adıyla anılan Hüdavendigar Külliyesi, kentin en batısında inşa edilmiş. Burası; 1352’de Orhan oğlu Süleyman Paşa’nın önayak olmasıyla başlayan Balkan fütuhatının temsili resmi gibi. Çünkü Osmanlı, son kertede bir Balkan imparatorluğudur. Çünkü Selanik, Atina, Sofya, Üsküp, Prizren gibi şehirler, İstanbul’dan çok önce Türk memleketi olmuştur. Çünkü 1908 Devrimi’ne uç verecek devlet aklı Rumeli’nde konuşlanmıştır.
Hacivat-Karagöz Neden Öldürüldü?
Çekirge, velut bir dünya. Külliyeden sonraki durağımız ünlü yönetmen Ezel Akay’ın 2006’da çektiği Hacivat-Karagöz Neden Öldürüldü? filminin çıkış noktasındayız. Geleneksel Türk tiyatrosuna ses veren bu iki arkadaşın anıtmezarı, hemen karşı yoldaki Türkiye’nin ilk Karagöz Müzesi hikâyeyi anlatır kılıyor.
Gemileri Karadan Yürüten Adam!
Muradiye’ye doğru giderken; karşımıza Hamza Bey Külliyesi çıkıyor. Buraya adını veren kişi, II. Mehmed’in 1453 İstanbul Kuşatması’nda gemileri karadan yürüten kaptan paşadan başkası değil. Hamza Bey, bugün Bursalıların bile unuttuğu bir isim. Ama onu katleden III. Vlad Tepeş, İrlandalı yazar, Bram Stoker’ın Drakula romanıyla hemen herkesin bildiği bir beyazperde figürüne dönüşür.
Şehzade Mustafa Öldü mü?
Evliya Çelebi’nin “tekke ve medreseleriyle bakımlı ve süslü bağ ve bahçeli şenlikli bir kasaba”, Tanpınar’ın da “acı bir meyva” olarak andığı Muradiye semtindeyiz. Semte adını veren altıncı Osmanlı padişahı II. Murad’ın üstü açık türbesi unic bir tasarım. İmparatorluğun görkemli kaybedeni Sultan Cem, ve Muhteşem Süleyman’ın karizmatik oğlu Şehzade Mustafa’nın son evi burası. Mustafa, saray kumpası neticesinde, 1553’te Konya-Ereğlisi’nde katledilir; ama o zaman içinde asıl bir prototipe dönüşür: Osmanlı İmparatorluğu’nda devrim yapan, modernist kanadın ilk isimleri genelde Mustafa’dır. Mustafa Reşit Paşa, Mustafa Fazıl Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Mustafa İsmet Paşa…
Seyyahımızın Dedesine Selam!
Asırlık ağaçların altında, yüzyıllık semtte tahinli pide ve çay molası verdikten sonra, Osmanlı tarafından şehirde inşa edilen ilk cami olan Aladdedin Paşa’nın kapısını çalalım. Bu küçük mescit, 19. yüzyılda yenileme geçirdiyse de 1326 tarihinde donup kalmış sanki. Nefis revzeni ve Mevlevi külahlı minberini mutlaka fotoğraflayın. Bu arada Kartacalı Anibal’in direktifleriyle sıralanan surların yanında Osmanlı’nın ilk mesire alanı sayılan Pınarbaşına düşürün yolunuzu. Velhasıl Bursa sudan ibaretmiş diyeceksiniz siz de Evliye Çelebi gibi. Evliyâmız’ın büyük dedesi Hacı Yakup’un mezarı da Pınarbaşı’nda!
Şehrin ‘Emir Han’ı
Şehrin fatihi Sultan Orhan Gazi’nin ismiyle anılan külliyesinin belki de en romantik yapısı Emir Han. Çünkü burası, Osmanlı’nın şehirde inşa ettirdiği ilk han. Şehre dışardan gelenlerin tercihi pek tabi Koza Han. Sekizinci padişah II. Bayezid’in ismiyle müsemma camisine gelir getirmesi için yaptırılmış. Zamanla bir ticari üs hüviyeti kazanan Koza Han, artık bir instagram corner. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in eşi Edinburg dükü Prens Philipie 2008’deki Bursa ziyaretini hatırlarsınız. Yeşil Cami’nde dinlediği Kuran tilavetiyle gündeme gelen Kraliçe, Koza Han’a da uğramış ve 16’ncı asırdan bu yana ayakta duran bu hanı oldukça fantastik bulmuştu. Fakat Bursa muhiplerinin birinci hanı, pek tabi Emir Han’dır.
Hoş Geldin Ya Bursa Seyyahı
Şimdilik son durağımız şehrin manevi kandili Emir Sultan’ın münevver kabri olsun. Neden şimdilik? Çünkü Osmanlı’yı biran şehrin hikâyesi bir günde bitmez. İstanbul’da, Ahi Çelebi Cami’nde, “Seyahat Ya Resulullah”la ses veren rüya evini bilirsiniz, her şeyin başladığı yekpare ânı. Evliya Çelebi Bursa dönüşü evine gittiğinde babası onu “Hoş geldin Ya Bursa seyyahı” diye karşılar. Evliyâ da bu duruma çok şaşırır; çünkü bu gizli yolculuktan ailesinin haberi yoktur. Bakın o akşam neler yaşanmış? Baba Derviş Zıllî Mehmed’i dinliyoruz: “Bursa’da Emir Sultan hazretlerini ziyaret edip ruhaniyetinden yardımcı olmasını isteyip, seyahat rica edip ağladım. O gece bana nice büyük Evliyâlar rica edip senin seyahate gitmen için izin istediler. Ben de o gece hepsinin rızasıyla sana izin verince Fatiha okudular. Gel imdi oğul, bundan sonra sana seyahat göründü. Allah mübarek eyleye”