Merhaba sinemaseverler ve kahkahaların ardındaki derin anlamları kovalayanlar! Bugün merceğimizin altında, hepimizin yüzünde o tanıdık gülümsemeyi yaratan ama aslında katman katman analiz edilmesi gereken bir Kemal Sunal klasiği var. Elbette, Kapıcılar Kralı filminden bahsediyoruz. Bu film, basit bir komedi olmanın fersah fersah ötesinde, 1970’ler Türkiye’sinin sosyal ve politik bir panoramasını sunan, adeta bir apartman duvarına çizilmiş zekice bir alegoridir. Gelin, lafı daha fazla uzatmadan bu kült yapımın dehlizlerine inelim ve usta oyuncu Kemal Sunal’ın omuzladığı bu efsanenin gizli mesajlarını birlikte deşifre edelim.
Kapıcılar Kralı ve Kemal Sunal Filmlerinin Gizli Dünyası
Kemal Sunal filmleri denince akla ilk gelen saf, güldüren karakterler olabilir, ancak bu yüzeysel bir bakıştır. O filmlerin DNA’sında her zaman güçlü bir toplumsal eleştiri ve siyasi bir damar bulunur. Kapıcılar Kralı ise bu damarın en belirgin attığı, en cesur yapımlardan biridir. Filmin çekildiği 1976 yılı, Türkiye’nin 12 Mart Muhtırası’nın yaralarını sarmaya çalıştığı ve 12 Eylül Darbesi’ne doğru sürüklendiği çalkantılı bir dönemdir. Bu atmosfer, filmdeki her diyaloğu, her karakteri daha da anlamlı kılar. Hikaye, Anadolu’dan büyük umutlarla İstanbul’a göç etmiş, okuma yazması olmasa da zekasıyla ve pratik çözümleriyle dikkat çeken kapıcı Seyit’in, bir apartmandaki “köşeyi dönme” mücadelesini merkezine alır. Ama bu apartman, bildiğiniz apartmanlardan değildir.
Bir Apartman, Bir Türkiye | Katlardaki Gizli Semboller
Filmin dehası, tüm Türkiye mozaiğini tek bir apartmana sığdırmasında yatar. Yönetmen Zeki Ökten’in bu apartmanı, ülkenin ta kendisi olarak tasarladığı çok açıktır. Apartmanın her katı, her dairesi ve o dairelerde yaşayan her karakter, 70’ler Türkiye’sinin farklı sosyal sınıflarını, güç odaklarını ve kurumlarını temsil eden birer semboldür. Bu sembolik yapı, filmi basit bir komediden çıkarıp, yaşayan bir politik alegori haline getirir. Gelin, bu apartmanın kat planını ve sakinlerinin kimleri temsil ettiğini inceleyelim. Kim en tepede, kim en altta ve güç dengeleri nasıl işliyor? Bu soruların cevapları, filmin gizemini çözmenin anahtarıdır.
En Üst Kat: Banker Ubeyt Bey (Sermaye)
Apartmanın en tepesinde oturan Banker Ubeyt Bey, elbette sermayenin temsilcisidir. Onun konumu, paranın her şeyin, hatta askeri vesayetin bile üstünde olduğunu vurgular. Ubeyt Bey’in evindeki beş kilitli kapı ise dönemin ruhunu yansıtan muazzam bir detaydır. 1970’lerdeki siyasi kutuplaşma ve komünizm tehlikesi algısı, sermaye sahiplerinin nasıl bir güvensizlik ve korku içinde yaşadığını gösterir. Onlar için ülke, her an her şeyin olabileceği, diken üstünde durulan bir yerdir.

Dördüncü Kat: Albay (Askeri Vesayet)
Bankerin hemen altında, otoriter ve disiplin takıntılı Albay yaşar. O, devletin askeri kanadını ve vesayet anlayışını simgeler. Her şeye nizam ve intizam getirme arzusu, sert tavırları ve sorunları “emir-komuta” zinciriyle çözme eğilimi, askeri yönetim anlayışının bir yansımasıdır.

Üçüncü Kat: Dedikoducu Kadın (Medya)
Seyit’in o meşhur “karı karı değil haber ajansı” repliğiyle ölümsüzleştirdiği dedikoducu kadın, medyanın ta kendisidir. Konumlandırması çok manidardır; askerin altında ama siyasetçinin üstünde! Çünkü 1976 Türkiye’sinde medya, siyasetçiyi yerden yere vurabilir, hatta koltuğundan edebilirken, askere karşı aynı eleştirel güce sahip değildi.

Diğer Katlar ve Karakterler
Bu üç ana gücün altında ise sırasıyla İkinci Katta apartman yöneticisi (Siyasetçiler), Birinci Katta sürekli geçim sıkıntısı çeken Memur (Bürokrasi) ve en altta, bodrum katında ise Seyit ve ailesi (İşçi sınıfı, fakir halk) yer alır. Filmdeki sonradan gelen hırsız karakteri bile, Türkiye’de zengin olmanın meşru olmayan yollarından birinin “hırsızlık veya tefecilik” olduğu yönündeki acı gerçeğe yapılan bir göndermedir.
Kapıcı Seyit | İşçi Sınıfının Kurnaz Temsilcisi
Gelelim filmin kalbine, yani Kapıcı Seyit’e. Seyit, okuma yazması olmayan, saf görünen ama aslında tam bir “Anadolu kurnazı” olan işçi sınıfı temsilcisidir. Herkes onu üç kuruşa muhtaç sanarken, o gizlice para biriktirir, bakkalın hesabından para yürütür ve hatta hediye edilen kıyafetleri bile satıp paraya çevirir. Seyit, cahil gibi görünse de haklarının son derece farkındadır. Kömür taşımak için hamallık ücreti istemesi, bunun en net örneğidir. Albay bu parayı vermeyince, intikamını Albay’ın oğluna fahiş fiyattan viski satarak alır. Besmeleyle içki dolabını açması gibi detaylar ise onun muhafazakâr ama pragmatik yapısını gösterir. O, kendisini ezen, “Çarıklı” diye aşağılayanlara karşı bilenir ama ona iyi davranan Ubeyt Bey’e ve memura karşı vefalıdır. Apartmanın tüm anahtarları onun elindedir; yani herkes ona muhtaçtır. Bu, Türkiye’nin gerçek sahibi olan halkın hak ettiği değeri görmemesi ve sürekli aşağılanması mesajını verir.

Kapıcılar Kralı Nerede Çekildi | Cihangir’in Tarihi Apartmanı
Peki, bu sembolik apartman gerçekte nerede? Merak edenler için hemen söyleyelim: Kapıcılar Kralı nerede çekildi sorusunun cevabı İstanbul’un kalbi Cihangir’dir. Film, Cihangir’in Güneşli Sokağı’nda bulunan ve o zamanki adıyla Selimpaşa Apartmanı’nda çekilmiştir. Bugün bile o sokaktan geçenler, filmin o unutulmaz atmosferini ve Seyit’in koşuşturduğu merdivenleri hayal edebilirler. Apartmanın kendisi, filmin ruhunu yansıtan, zamanın dokusunu üzerinde taşıyan tarihi bir yapı olarak sinema tarihimizdeki yerini almıştır. Bu mekan seçimi, filmin gerçekçiliğini ve İstanbul’un sosyal katmanlarını yansıtma gücünü daha da artırmıştır.

Askeri ve Sivil Yönetim Farkı | Sorunlar Kimin Omuzunda?
İşte bu noktada film adeta vites yükseltiyor. Apartman yöneticisi (siyasetçi) istifa edince, yönetimi Albay (asker) devralır. Bu, sivil yönetimden askeri yönetime geçişin kusursuz bir sembolüdür. Albay’ın gelişiyle baskılar artar; Seyit’i sabah koşularına çıkarması, angarya işler yüklemesi ve zam talebini anında reddetmesi, askeri darbeler sonrası en çok ezilen kesimin yine işçi sınıfı olduğunu gösterir. Albay’ın bahşişi yasaklaması üzerine Seyit’in bu açığı “veresiye defterine” yaptığı eklemelerle kapatması ise baskıcı yönetimlerin halkı nasıl kayıt dışına ve kendi “çözümlerini” bulmaya ittiğinin kanıtıdır. Film, ne sivil ne de askeri yönetimin apartmandaki (ülkedeki) temel sorunları çözemediğini, hatta sorunlar büyüyünce ikisinin de geri çekildiğini ve olanın yine halka (dayak yiyen Seyit’e) olduğunu tokat gibi yüzümüze vurur.
Seyit’in Devrimi | Bir İşçi Sınıfı Başkaldırısı
Filmin finali ise başlı başına bir derstir. Seyit, yıllar boyunca apartman sakinlerinden ufak ufak biriktirdiği paralarla apartmanın %51 hissesini satın alır ve yönetime el koyar. Yönetime gelirken kurduğu “kardeş kavgasına bir son vermek için %51 hissesini satın aldım” cümlesi, o dönemin siyasi söylemlerine yapılmış harika bir göndermedir. Sermaye sahibi olan Seyit, artık askeri bile dize getirir. Ancak buradaki olay, basit bir sınıf atlama hikayesi değildir. Bu bir işçi devrimidir. Çünkü Seyit, sadece adil bir zam, saygınlık ve haklarının tanınmasını ister. Mesleğini bırakmayacağını söylemesi, sistemin kendisini değiştirmek istediğini gösterir. Bu, Kemal Sunal‘ın “Yoksul” filmindeki gibi patron olunca kendi çırağına zulmeden bir karakterin aksine, kolektif bir bilinci temsil eder.

Sıkça Sorulan Sorular
Kapıcılar Kralı filmi ne anlatıyor?
Film, İstanbul’da bir apartmanda kapıcılık yapan kurnaz Seyit’in, apartman sakinleriyle olan ilişkileri üzerinden 1970’ler Türkiye’sinin sosyal ve politik yapısını eleştiren bir komedi ve politik alegoridir.
Kapıcılar Kralı’ndaki apartman neyi simgeliyor?
Apartman, Türkiye’nin kendisini simgeler. Her kat ve her sakin, ülkedeki farklı bir sosyal sınıfı veya güç odağını (sermaye, asker, medya, siyasetçi, bürokrasi, halk) temsil eder.
Kapıcılar Kralı nerede ve ne zaman çekildi?
Film, 1976 yılında İstanbul’un Cihangir semtindeki Selimpaşa Apartmanı’nda çekilmiştir. Bu dönem, Türkiye’nin siyasi olarak çalkantılı olduğu bir dönemdir ve film bu atmosferi başarıyla yansıtır.
Kemal Sunal’ın canlandırdığı Seyit karakteri neden önemli?
Seyit, saf görünen ama aslında zeki ve haklarının farkında olan Anadolu insanını ve işçi sınıfını temsil eder. Onun “köşeyi dönme” hikayesi, aslında bir sınıf bilinci ve sistem eleştirisi içerir. Karakter, halkın gücünü ve potansiyelini simgeler.
Bu Efsane Film Hakkındaki Düşüncelerinizi Yorumlarda Paylaşarak Sohbetimize Katılın! Makaleyi Arkadaşlarınızla Paylaşmayı Unutmayın!