Ana SayfaÖneri ve Fikirlerİmajinasyon ve Duyusal Gelişim | Astral Seyahat & Zihin Gücü

İmajinasyon ve Duyusal Gelişim | Astral Seyahat & Zihin Gücü

Hayal gücümüz, çocukken bizi süper kahramanlar diyarına, en sevdiğimiz çizgi filmin içine taşıyan sihirli bir bilet gibiydi. Peki ya o bileti yetişkinlikte de kullanabilseydik? İşte bu rehber tam da bu noktada devreye giriyor ve imajinasyon gelişimi konusunda size inanılmaz teknikler sunuyor. Hazırlanın, çünkü zihninizin derinliklerinde saklı kalmış o gizemli gücü yeniden keşfetmek, belki de bir zamanlar var olduğunu unuttuğunuz o hayalperest çocuğu uyandırmak üzeresiniz. Düşünsenize, kapalı gözlerinizle kocaman bir dünyayı yeniden yaratmak, sıradan bir fincanı bambaşka boyutlara taşımak, hatta otobüste giderken kendinizi ters yöne gidiyormuş gibi hissetmek… Kulağa biraz çılgınca geliyor olabilir, ama bu teknikler sizi sadece hayal gücünüzle değil, belki de kendinizle bile daha derin bir bağ kurmaya davet ediyor. Gelin, bu büyülü yolculuğa birlikte çıkalım!

Mum ve Lamba Tekniği | İmajinasyon Gücünüzü Keşfetmenin İlk Adımları

Hayal gücünüzü “açma” tuşuna basmak için basit ama etkili bir başlangıç noktası arıyorsanız, mum veya lamba tekniği tam size göre. Bu teknik, aslında küçük bir meditasyon seansı gibi başlar: rahatlayın, zihninizi susturun ve mümkünse sessiz, loş bir ortam yaratın. Sonra, bir mumu yakın ve birkaç dakika boyunca ona bakın. Evet, sadece bakın. Amacınız, gözünüzü mumdan ayırdığınızda o ışığın hala gözünüzün önünde kalmasını sağlamak. Bu “afterimage”ı, yani görüntünün kalıcılığını ne kadar sürdürebildiğiniz, pratiklerinizin ne kadar etkili olduğunun bir göstergesi.

Basit bir ışık kaynağıyla hayal gücünüzü harekete geçirin. Mumun ya da lambanın yarattığı gölgeler, zihinsel imajlarınızı derinleştirmek için mükemmel bir başlangıçtır.

Gevşeme, Odaklanma ve Gözlerinizi Kandırma Sanatı

Bu teknikte en önemli noktalardan biri, zihninizin rahatlaması ve o ışığa odaklanabilmesi. İlk başta ışık gözünüzün önünden kaybolabilir, çünkü gözlerimiz gördüğü şeyleri yorumlamaya meyillidir. Ama merak etmeyin, bu sadece bir başlangıç ve tekrarlarla üstesinden gelinebilecek bir durum. Denemelerinizi sıklaştırdıkça, o ışığı gözünüzün önünde daha uzun süre tutmayı başaracaksınız. Zaten ilerleyen aşamalarda bu mum ışığını farklı şekillere dönüştürebilmek, imajinasyon gücünüzün ne kadar geliştiğini size gösterecek. İlk denemelerde bir lambayı kullanarak da aynı etkiyi yakalayabilirsiniz, iki yöntem de başlangıç seviyesi için uygun. Unutmayın, gözlerinizi yormamaya özen gösterin; 2-3 dakika bakmak yeterli olacaktır.

Afterimage Peşinde Koşmak: Ne Kadar Süre Tutabiliyoruz?

Bu teknikle imajinasyon yeteneğinizin gelişmesi, hayatınızın birçok alanında size yardımcı olabilir. Sanki kas çalışır gibi, zihninizi de bu tür egzersizlerle güçlendiriyorsunuz. Daha sonra bu yeteneği resimler üzerinde de kullanmayı öğreneceksiniz. Yani sadece bir ışık parçasının peşinden koşmakla kalmıyor, aynı zamanda gelecekteki yaratıcı çalışmalarınız için de bir temel atıyorsunuz.

Soru 1: Mum veya lamba tekniğini uygularken gözlerime zarar vermemek için nelere dikkat etmeliyim? Yanıt: Mum veya lamba tekniğini uygularken göz sağlığınıza dikkat etmek çok önemlidir. Herkesin göz yapısı farklı olduğu için gözlerinizi aşırı yormaktan kaçınmalısınız. Muma veya lambaya bakarken gözlerinizi kırpmamaya çalışın, ancak bu süreyi 2-3 dakika ile sınırlı tutmak yeterli olacaktır. Eğer rahatsızlık hissederseniz, hemen ara verin.

Geometrik Şekillerle Zihinsel Jimnastik | Bilgisayarınız Karşısında İmajinasyon

Mum ve ışıkla ısındık mı? Harika! Şimdi sıra, zihinsel jimnastiğin biraz daha “şekilli” kısmına geldi: geometrik şekiller üzerinde imajinasyon. Bu derste elips, kare, üçgen, çember gibi temel geometrik formlarla dans edeceğiz. Normalde bu tür çalışmalar için siyah fon kartonuna yapıştırılmış beyaz kağıtlar kullanılırken, biz daha modern bir yolla, bilgisayar ekranımız başında bu işi halledeceğiz.

Kare, daire ya da üçgen gibi basit şekiller üzerinden çalışarak zihninizi görsel düşünmeye alıştırın. Bu küçük egzersizler, imajinasyon kasınızı güçlendirir.

Siyah Beyazdan Renkli Yıldızlara: Gözlerinizi Kırpmadan Odaklanın

İlk adım, indirdiğiniz “çalışma kutularım” dosyasındaki siyah-beyaz şekillerle başlamak. Bilgisayarın karşısına geçin, şekli tam ekran yapın ve içeriden sayarak tam bir dakika boyunca gözünüzü kırpmadan bu şekle odaklanmaya çalışın. Bu sırada hiçbir şey düşünmemek, gözlerinizin şekil üzerinde tam anlamıyla yoğunlaşmasına yardımcı olacaktır. Farkındalık çalışmalarında da belirtildiği gibi, “düşüncesizlik” (boşluk) halinde kalan bir insan gözünü kırpmaz. Bir dakika dolduğunda gözlerinizi kapatın ve şeklin imajinasyonunu gözünüzün önünde tutma sürenizi uzatmaya çalışın. Siyah-beyaz şekilleri bitirdikten sonra, aynı çalışmayı bu kez renkli yıldızlar üzerinde deneyin. Yıldızlar da tamamlandığında, “renkliler” klasörüne geçin ve orada bulunan şekillerle çalışın. Tüm bu egzersizler için gün içinde sadece 20 dakikanızı ayırmanız yeterli.

Soru 2: Geometrik şekillerle imajinasyon yaparken düşüncelerimi nasıl susturabilirim? Yanıt: Geometrik şekillere odaklanırken hiçbir şey düşünmemek, gözlerinizin şekil üzerinde tam anlamıyla yoğunlaşmasına yardımcı olur. Düşüncesiz bir boşlukta kalmak, göz kırpmamayı da kolaylaştırır. Bunun için, şekle bakarken içinden saymak ve sadece o şekle odaklanmak iyi bir başlangıç olabilir. Meditasyon ve nefes egzersizleri de zihni sakinleştirmede faydalıdır.

Kaybolan Nesnelerin Peşinde | Beynimize Minik Bir Oyun Oynamak

Şimdi gelelim, imajinasyonun biraz daha “kurnaz” kısmına. Bazı arkadaşlar, gözlerinin önüne getirdikleri cisimlerin sürekli kaybolup tekrar belirmesi veya hiç belirmemesi sorununu yaşayabilir. Eğer siz de onlardan biriyseniz, merak etmeyin, çözüm burada! Bu benim de kullandığım, biraz karmaşık ama etkili bir teknik.

Bir nesneyi gözünüzün önünden kaldırın ve zihninizde onu yeniden canlandırmaya çalışın. Bu yöntem, hafızayı ve görsel hayal gücünü geliştiren eğlenceli bir oyundur.

Gözler Kapalıyken Açık Hissi: Odaklanmanın Sırrı

Her zamanki gibi rahatlayarak, meditasyon ve gevşeme hareketleriyle başlayın. Sonra bir koltuğa oturun ve karşınıza beyaz bir fincan gibi basit, gözünüzü yormayacak bir cisim koyun. Ortam yine loş ve sessiz olsun. Kısa bir süre bu cisme baktıktan sonra gözlerinizi kapattığınızda, cisim zihninizde belirecektir. Ama işte sorun burada başlıyor: cisim kayboluyor. Çözüm mü? Gözleriniz kapalıyken onlara “açıkmış” hissi verin. Gözleriniz kapalıyken karanlığı izlerken doğal olarak hareket ederler ve bu da cismin kaybolmasına neden olur. Bu yüzden, göz bebeklerinizi sabit tutmalısınız. Odaklanmak çok ama çok önemli.

Fincandan Evrenlere: Hayal Gücünüzün Sınırlarını Zorlamak

Beyninizi susturmalı, gerekirse kendinize telkinler vermelisiniz. Sadece bir noktaya bakın. Cisim tekrar gözünüzün önünde belirdiğinde, ona dikkatlice bakmak yerine, sadece odaklandığınız noktaya dikkatinizi verin. Daha sonra fincanı tekrar imajine etmeye çalışın. Bu beyaz fincanı zamanla çeşitli şekillere sokabilirsiniz: konsantrasyonunuzu fincana “zoom” yapıyormuş gibi değiştirerek arka plan rengini değiştirebilirsiniz. Ya da fincana çok yaklaşmış gibi hayal ederek beyaz bir ekran ayarlayıp başka cisimlere geçebilirsiniz. Hatta, fincanı elinizle alıp enine genişletip tüm gözünüzü kapladığını bile hayal edebilirsiniz – ama itiraf edelim, bu biraz daha zor bir seviye. Unutmayın, bu teknik karışık gelebilir ve zamanla herkes kendi en iyi yöntemini bulur.

Ters Düşünme Sanatı | Gerçekliği Baştan Yazmak İçin İpuçları

İmajinasyonun bir sonraki durağı, gerçekliği tersine çevirme sanatı: Ters Düşünme/Hissetme uygulaması. Astral denemelerinde beyaz ekranda imajinasyon gerçekleştiremeyenler için hissetmeye yönelik çalışmalar çok önemli. Bu alıştırmalar, imajinasyon yerine “imgeleme” (basitçe göz önünde canlandırma) tekniğinden yararlanır ve size bir şeyleri “hissediyormuş” hissi yaratmada yardımcı olur. Ters düşünme, kolaydan zora doğru üç aşamada ilerler: yatakta yatarken, yerde otururken ve otobüs yolculuğu yaparken.

Olanı değil, olmasını istediğinizi hayal edin. Ters düşünme, kalıpları kırmanızı ve imajinasyona yeni pencereler açmanızı sağlar.

Yatakta Baş Aşağı: Bölgesel Algıdan Bütünsel Deneyime

İlk olarak yatakta ters yattığınız hissiyatını vermeye çalışın. Sırtüstü yatın ve vücudunuzun yatağın kenarlarına değmesine izin vermeyin. Gözlerinizi kapatın, gevşeyin ve zamanı unutun. 5 dakika boyunca nefesinizi izlemek, zihninizi arındırmanıza, odaklanmanıza ve kısmen de olsa uyuşmanıza yardımcı olacaktır. Bu uyuşma, ters yattığınızı hissetmenizi kolaylaştırır. Acele etmeyin, yavaşça ve aşama aşama hissetmeye çalışın. Önce bölgesel başlayın: ayaklarınızdan diz kapaklarınıza kadar olan kısmı imgeleyin (imajine olmasına gerek yok), sadece bu bölgeye odaklanın. Bacaklarınız ağırlaştığında, bu kısmın ters tarafta olduğunu hissetmeye çalışın. Bunu başarınca, diz kapaklarınızdan belinize kadar olan bölgeye geçin ve aynı işlemi uygulayın. Bu iki bölgesel hissi yakaladığınızda, vücudunuzun tamamının ters yönde olduğu hissi kendiliğinden tamamlanacak ve beyninizi kandırarak ters yattığınızı hissedeceksiniz. Tamamen ters düşünmeyi sağladığınızda, çevresel uyaranları ters açıyla görmeye çalışın. Örneğin, normalde ayak ucunuzda pencere varken, şimdi başucunuzda tablo olduğunu hissedin. Başınızı sağa çevirdiğinizde sanki solunuzdaki cisimleri görüyormuş gibi olun.

Yerde ve Otobüste Tersine Yolculuk: Zorluklar ve Çözümler

Yerde bağdaş kurarak ters oturma hissiyatı vermek için yumuşak bir zemine oturun ve sırtınızı bir yere yaslayın (ama başınızı değil). Yatağınızın önüne bağdaş kurup sırtınızı yatağa dayamanız idealdir. Gözleriniz kapalıyken, ruhunuzun odaya geldiğini ve tam karşınıza oturduğunu imgeleyin. O sizin bir aynanız gibi, tüm detaylarıyla onu görmeye çalışın. Sonra onunla yer değiştirmeye hazır olun. Çok hafifçe, tam kalkmadan dizlerinizi kırarak yerinizden ayrıldığınızı, ters döndüğünüzü ve ruhunuzun yerine oturduğunuzu hissetmeye çalışın. Ters oturduğunuzu hissettiğinizde, çevresel uyaranları da buna göre canlandırın (önünüzde yatak, arkanızda televizyon gibi).

En zor aşama ise otobüste giderken ters oturma hissiyatı vermek. Burada çevredeki insanlar ve yol faktörü dikkatinizi dağıtabilir. Önceki bir yolculuğunuzda gerçekten ters oturun ve otobüs fren yaptığında başınızın geriye düşmesi gibi hisleri belleğinize kaydedin. Bir sonraki yolculukta düz oturup, gözlerinizi kapatın, 5 dakika nefesinizi izleyin ve çevreden soyutlanmaya çalışın. Müzik dinlemek, dış sesleri bastırarak odaklanmanıza yardımcı olabilir. Yine bölgesel başlayarak bacaklarınızın, sonra gövdenizin ters tarafta olduğunu hissetmeye çalışın. Ters yolculuk ettiğinizi hissettiğinizde, önünüzdeki kişileri ve oturma yerlerini de tersine canlandırın. Daha önce kaydettiğiniz otobüs fren anı hissini kullanarak, düz otururken bile başınızın geriye düştüğünü hissedin. İyi odaklandığınızda ve yolu unuttuğunuzda, ters yolculuk etme hissiyatını yakalamış olacaksınız.

Soru 3: Ters düşünme uygulaması ne kadar zamanımı almalı ve ne sıklıkla yapmalıyım? Yanıt: Hissetme alıştırmaları için gün içerisinde ekstra bir zaman ayırmak yerine, zaten sahip olduğunuz zamanı değerlendirmeniz önerilir. Yani, günlük rutininiz içinde bu pratikleri yapabilirsiniz. İmajinasyon uygulamaları içinse günde yarım saat ile bir saat arası bir süre ayırmanız tavsiye edilir.

Kokularla Desteklenen Ters Algı | Zihninize Yol Gösteren Esanslar

Ters düşünme uygulamalarında kendinizi bedeninizin içine geri çekiliyormuş gibi hissediyorsanız, “kokularla desteklenen ters algı” tekniği tam size göre. Ben de ilk denemelerimde bu sorunla karşılaşmıştım ve koku hassasiyetim sayesinde bu yöntemi geliştirdim. Bu teknik, Dharma’nın adım adım ilerleyen metoduna benzer şekilde işler.

Bir koku ile zihinsel görselleri bağdaştırın. Bu, imajinasyonunuzu daha canlı ve duyusal hale getirmenin etkili yollarından biridir.

Kokulu Bir Çember Yaratmak: Geri Çekilmeyi Önlemenin Yolu

Odanızda yatağınızda yatarken, sol tarafınızdaki duvarda bir saat veya tablo olduğunu hayal edin. Daha gerçekçi bir his için, buraya sevdiğiniz veya kolayca ayırt edebileceğiniz keskin bir koku (örneğin sevdiğiniz bir parfüm) sıkın. Benim gibi peyniri sevmeyenler için masama peynir koymak bile işe yaramıştı! O tablonun ilerisinde bir sehpa olsun, ona da ayırt edici bir koku sürün veya bir cisim koyun. Sehpanın yanında da bir televizyon hayal edin ve ona da özel bir koku belirleyin. Önemli olan, odanızda bir koku çemberi oluşturmak ve bu kokuların sırasını unutmamak.

Şimdi gözlerinizi kapatın. İlk olarak keskin parfüm kokusunu düşünün. Bedeninizi yattığınız yerden bu kokuya doğru hareket ettirdiğinizi hayal edin, başınız sanki o kokunun yerini gösteren bir ok gibi olsun. Sonraki kokuyu hatırlayın, burnunuzda hissedin ve gerçekten oraya yöneliyormuş gibi başınızın o yöne hareket ettiğini hissetmeye çalışın. Aynı şekilde tüm kokuları izleyerek çemberi tamamlayın. Hemen ardından, kokuların yerlerini bildiğinizi ve istediğiniz zaman kendinizi istediğiniz yerde düşünebileceğinizi hayal edin. Bu yöntem, burun hassasiyeti olanlar için çok kolaylık sağlar ve bir süre sonra farkında olmadan ters düşünmüş olacaksınız. Tıpkı “gül yöntemi” ile astral projeksiyon gerçekleştirmek gibi.

Mekanın Değiştiğini Hayal Etmek veya Sıkıca Tutulmak

Eğer hala ters düşünmekte zorlanıyorsanız, yine gevşeyip nefesinizi izledikten sonra gözlerinizi kapatın ve kendinizin değil, odanızın yer değiştirdiğini düşünün. Mesela, karşınızda televizyon yerine arkanızdaki pencereler varmış gibi. Eğer bu da olmaz ve kendinizi terste hayal ettiğinizde ruhunuz geri bedeninize çekiliyorsa (bu ilk zamanlarda bende de olan bir sorundu), o anda bir şeyin veya birisinin sizi sıkıca tuttuğunu, vücudunuza dönmenizi engellediğini düşünebilirsiniz.

Renk Cümbüşü | Kapalı Gözlerin Ardındaki Işıklı Dünya

Hayal gücümüzü çalıştırmanın en keyifli yollarından biri de kapalı gözlerimizin ardındaki karanlığı gerçek bir renk cümbüşüne çevirmek. Bu derste ilkokul günlerine geri dönüyoruz, hani kitaplarımızı kapladığımız o renkli şeffaf kaplama kağıtları var ya, işte onlardan bize lazım olacak. Kırtasiyeden 7-8 farklı renkte bu naylonlardan edinin. Bir de iyi aydınlatan bir el fenerine ihtiyacımız var.

Gözlerinizi kapatın ve hayali renk patlamaları oluşturun. Renklerle yapılan zihinsel oyunlar, yaratıcılığınızı katlayarak artırır.

El Feneri ve Şeffaf Kağıtlarla Renk Şöleni

İşe basitçe başlıyoruz: Kırmızı bir şeffaf kağıdı el fenerine sarın ve feneri yakın. Kağıt sayesinde, el feneri etkili ve canlı kırmızı bir ışık yayacak. Bu ışığa yaklaşık bir dakika kadar bakın, sonra gözlerinizi kapatın. Gördüğünüz renkli ışık imajinasyonunu gözünüzün önünde daha uzun süre tutmaya çalışın. Bu işlemi tamamladıktan sonra sırasıyla diğer şeffaf kağıtları kullanarak çalışmayı tekrarlayın.

El feneri ve şeffaf kağıt ikilisi yerine, renkli ampuller de kullanabilirsiniz. Ampulün büyüklüğü çok önemli olmasa da, voltajı önemli; ne kadar iyi ışık saçarsa o kadar iyi olur. İyi bir ampul, hem çevresel bir ışıklanma ve renklilik sağlar hem de rengi daha net görmenize yardımcı olur. Renkli ampule bir dakika kadar bakıp, rengin imajinasyonunu gözünüzün önünde tutma süresini uzatmaya çalışın. İşte bu kadar, kapalı gözlerinizle kendi ışık gösterinizi yaratmak artık elinizde!

Soru 4: Renk cümbüşü imajinasyonunda farklı ampul renklerini kullanmanın bir avantajı var mı? Yanıt: Evet, renk cümbüşü imajinasyonunda farklı renkli ampuller kullanmanın faydaları vardır. Her renk kendi enerjisi ve titreşimiyle farklı bir etki yaratabilir, bu da zihninizi farklı şekillerde uyarır ve imajinasyon yeteneğinizin çeşitli yönlerini geliştirmenize yardımcı olur. Ayrıca, ampulün voltajının yüksek olması, yani ne kadar iyi ışık saçtığı, rengi daha net görmenizi ve çevresel ışıklanma ile renkliliğin artmasını sağlar.

İmajinasyonu Hareketlendirmek | Yolculuklarda Zihinsel Seyahatler

Şimdiye kadar durağan cisimler ve sabit hisler üzerine çalıştık, ama imajinasyonumuz neden hareket etmesin ki? Bu derste, gözümüzün önündeki imajineleri hareketlendirmeye çalışacağız. Bir tren veya otobüs yolculuğu yaparken cam kenarına geçin ve gözlerinizi kapatın. Güneşin olduğu tarafta oturmak, imajinelerinizin daha güçlü olmasına yardımcı olabilir.

Otobüste ya da trende yolculuk ederken zihninizde yeni mekânlar yaratın. Günlük rutinleri bile yaratıcı bir deneyime dönüştürebilirsiniz.

Tren Camından Gözlerinizi Kapatın: Gerçekliği Aşın

Öncelikle kısa bir süre nefesinizi izleyin, ortamdan izole olun. İnsanları, otobüsün sallantılarını, sesleri unutun; kısacası, artık orada değilsiniz, orada olduğunuzu unutun gitsin! Nefesinizi izleyerek düşüncelerinizi minimalize ettikten sonra, kendinizi yolculuğa bırakın. Tren hareketli olduğu için bir hareketlenme ve ilerleme durumu olacaktır. Kendinizi o hareketlere bırakın, gözünüz kapalıyken o hareketleri takip edin, sanki siz de gidiyormuş gibi olacaksınız. Hatta bazen ters tarafa doğru gittiğinizi bile sanabilirsiniz.

Bu tür bir yolculuk, imajinasyona çok faydalıdır. Kendinizi bir treni izlerken ve onun manevralarını gözlemlerken buluyorsunuz, bu manevraları ve trenin (veya otobüsün, arabanın) geçtiği yolları hissediyorsunuz. Bir otobanda arabayla giderken, orada gittiğinizi ve diğer arabaları hissetmeye çalışın. Ne kadar çok hissederseniz, çevresel uyaranların imajinasyonu gözünüzün önünde o kadar canlanacaktır. Yolculuk devam ettikçe farklı imajinasyonlar belirecek, örneğin tek şeritli bir yola geçtiğinizi ve cam kenarının baktığı tarafta kırsal yerlerin olduğunu hissedeceksiniz. Arada bir gözlerinizi açarak imajinasyonlarınızın gerçek yolculuktaki çevresel uyaranlarla eşleşip eşleşmediğini kontrol edebilirsiniz.

Soru 5: İmajinasyon çalışmaları için günlük ne kadar süre ayırmam önerilir? Yanıt: İmajinasyon uygulamaları için gün içerisinde yarım saat ile bir saat arasında bir zaman ayırmanız tavsiye edilir. Ters düşünme gibi hissetme alıştırmaları için ise ekstra bir zaman ayırmak yerine, zaten sahip olduğunuz zamanı değerlendirmeniz önerilir.

Gerçek Sen İle Konuş | Mekanları ve Kendinizi İmajine Etmek

Ve işte imajinasyon yolculuğumuzun son durağı, en derin ve belki de en kişisel dersimiz: Gerçek Sen İle Konuş. Bu, cisimleri değil, mekanları ve kendinizi imajine edeceğiniz, daha çok çaba gerektiren bir çalışma. Ama sabrınızın karşılığını fazlasıyla alacaksınız.

Kendinizi farklı ortamlarda ya da gelecekteki hâlinizle hayal edin. Bu pratik, imajinasyonu kişisel gelişimle birleştirmenin güçlü bir yoludur.

Girdaptan Sakin Limanlara: Zihinsel Bir Kaçış Rotası

Öncelikle tamamen sakinleşin ve nefes çalışmaları yapın. Ardından kısa bir meditasyon yapın ve gözlerinizi sıkarak kapatın. Ellerinizi gözlerinize bastırın. O sırada gözünüzde beliren şekilleri ve renkleri, sizi içine çeken, hipnozda kullanılan spiraller gibi bir tünelde veya girdapta imajine edin. Sanki bir girdaba giriyormuş gibi hissedin.

Bir süre bu girdapta ilerledikten sonra ellerinizi gözlerinizden çekin ve gözlerinizi sıkmayı bırakın. Şimdi, kafanızı dinlediğiniz, tek başınıza kaldığınız bir yer varsa, orayı gözünüzün önünde imajine edin. Eğer yoksa, kendinize huzurlu ve rahat bir ortam yaratabilirsiniz. Yalnız kaldığınızda neler yapıyorsanız, onları imajine edin. Mesela şarkı dinliyorsanız, o şarkıyı duymaya çalışın. Yarattığınız bu imajinasyonu 3-4 dakika boyunca izleyin.

İçinizdeki Deha ile Diyalog: Kalbinizin Sesi

Deniz kenarında bir bankta oturduğunuzu düşünün. O an ne yapıyorsanız, imajinasyonda da onları yapın: denizin sesini duyun, kokusunu hissedin. Ve en sonunda, o imajinasyona kendinizi ekleyin. İlerledikçe, kendinizle konuşabilirsiniz de; bu tamamen size kalmış. Bu çalışma birçok konuyla alakalıdır ve kalbiniz temizse, konuştuğunuz kişi “gerçek siz” bile olabilir. Bu yüzden kalbinizi temiz tutmaya özen gösterin. Birçok dehanın çalışmalarını tam da bu ruh halinde iken ortaya çıkardığı söylenir. İmajinasyonun sadece bir teknik değil, aynı zamanda kendinize ve iç dünyanıza bir yolculuk olduğunu unutmayın.

Yorumunuzu Paylaşın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

38,437BeğenenlerBeğen
11TakipçilerTakip Et
89TakipçilerTakip Et
41,500AboneAbone Ol

Güncel İçerikler