Evi ev yapan fiziksel unsurlar kadar bize hissettirdiği unsurlardır. Birkaç basit soruya yanıt vererek evinizle aranızdaki bağı keşfetmeye hazırmısınız?
Sonbaharın renklerini tüm eşsizliğ ile çevremizde gördüğümüz zamanlar geldi: Portakal turuncusu, limon sarısı, tarçın, safran, mercan renkleri, gündoğumu, günbatımında bulutların yansıttığı renkler.
Yaz sonrası, okul, iş, rutin yaşamlarımız başladı. Artık evlerimize hem fiziksel, hem de duygusal olarak yerleştik. Bir evi, ev yapanlar evet hem fiziksel hem de aslında en fazla duygusal olan unsurlardır.
Bu yazıma kadar, uzun bir zaman bıyu en fazla fiziksel ev unsurları ile ilgili yazılar yazdım. Temizlik, düzen, sadelik üzerine en fazla durduğum konular oldu.
Hazır evlerimize yerleşmişken bu sonbahar havasında evin ne zaman ev olduğuna bakmayı arzu ediyorum. Yine sizlere sorular soracağım, yanıtlar sizi evinize götürecek:
- Dışarı çıktığınızda evinize dönmek size neşe veriyor mu?
- Evinize ulaşan yollarda hoşunuza giden neler?
- Evinizin kapısı size “hoş geldin” diyor mu?
- Evinize girdiğinizde sevdiğiniz, tanıdık ev kokusu alıyor musunuz?
- Eviniz size huzur veriyor mu?
- Evinizde kendinizi mutlu, huzurlu, dinlenmiş, eğlenmiş hissediyor musunuz?
- Eviniz hem fiziksel hem de duygusal gereksinimlerinize uyuyor mu?
- Evinizde sizler ile yaşayanlar kendini mutlu, huzurlu, dinlenmiş, eğlenmiş hissediyor mu?
- Sevdikleriniz, tanıdıklarınız, arkadaşlarınız, dostlarınız evinizde kendini nasıl hissediyor?
- Ev işlerini bir görev mi yoksa huzurunuza bir katkı olarak mı görüyorsunuz?
- Evinizin size dediklerini duyuyor musunuz; dinliyor musunuz?
Yanıtlarınıza odaklandığınız zaman ona uygun bşrçok küçük ya da büyük değişim ile eviniz “ev” olacaktır. Ya da zaten evinizin ev olduğunu göreceksiniz. Bu bir yolculuk. Bu yolda her zaman değişimler olacaktır. Değişime açık olmak, değişim anında çözüm yaratabilmek, bu çözümlere uyumlu olabilmek tüm yaşam için bir artı olacaktır. Çünkü her nerede, ne yapıyor olursanız olun, günün en fazla anını evinizde yaşıyorsunuz.
